Mondros
Mondros körfezi, Akdeniz'deki en güvenli doğal körfezlerden biridir. Konumu nedeniyle 20. yüzyılın önemli tarihi anlarının sahnesi oldu. 1912’de başlatılan Balkan savaşları sırasında Yunan amirali Kunduryotis Mondros’ta karargâhını kurdu. Üç sene sonra ise Mondros birinci Dünya savaşı esnasında yer alan Çanakkale savaşı’na katılan Müteffik kuvvetlerinin harekât ve mühimmat merkezi oldu. 1918’de İtilaf Devletleri ile Osmanlı İmparatoluğu arasında imzalanan Mondros ateşkes antlaşmasıyla Mondros yeniden çağdaş tarihin sayfalarında yer aldı. İkinci Dünya savaşından sonra da Mondros Yunanistan’daki solcuların sürgün olduğu yer oldu. Bugün, balık tavernasıyla dolu güzel limanında bir turdan sonra muhteşem taş okuluyla Müteffik Askeri Mezarlığı’nı ziyaret ederek yakın tarihte bir yolculuk yapabilmektesiniz.
Rusopuli
Mondros doğusunda yer alan Hortarolimni Sulak Alanı’na çok yakındır. Köyün ismi Rosopulo veya Rusopulo isminde Bizans döneminin toprak sahibinden gelmektedir. Doğal bir amfitiyatroda kurulmuş köyde dut, servi ve çınar gölgesi altındaki evlerin arasında halk mimari sanatının birkaç örnekleri korunmaktadır.
Kaminya
Metal eritmesinde demirciler ile çanak çömlekleri pişirmesinde çömlekçilerin tarafından kullanılan fırınlar köye adını verdi. 1885 yılında Ayos Aleksandros kilisesinin kalıntıları arasında bulunan taş mezarı köyü dünyanın arkeologlarına tanıttı. İki yazıtı olan taş mezarı, avuçunda mızrak ve kalkanı sıkıca tutan bir savaşçının profilini göstermektedir. M. Ö. 6. yüzyıl tarihli Kaminya sütünü maceralı bir şekilde Atina’daki Milli Arkeoloji Müzesi’ne geçtikten sonra bugüne kadar orada sergilenmektedir. Kaminya sütunu arkeologların yere dikkat etmelerinin sebepi olarak Polyohni tarih öncesi kentinin buluşuna yol açmıştır.
Köyde bir geziden sonra bütün yıl boyunca açık kalan meydanın tavernasında oturup seçkin meze, yerel etler, sahibinin bahçesinden gelen sebze ve fava tadını çıkarmaktasınız. 15 Ağustos civarlarında Meryem Anne’nin anısını kutlayan köyde bulunursanız, kesinlikle sakinlerin hazırladığı eğlenceyi kaçırmayın.
Ayasofya
Adanın güneydoğu kısmında yer alan Ayasofya, Fisini ve Skandali ile birlikte Skala (İskele) köyleri sayılmaktadır. Köyler yakınlarında bulunan Ortaçağ “Skala” kalesinden ismini aldığı gibi sakinlerinin ismi de Skaliotes. Yeşil içinde güzel taş evleriyle, adanın küçük köylerinden pitoresk biridir. Üzüm bağları ve yabani kekik kaplı etrafında nefis bal üretilmektedir. Adanın en güzel ve en uzun plajlarından biri Parthenomitu plajına giderek Ayasofya köyünden geçmektesiniz.
Skandali
Sakinlik, huzur, doğanın eş anlamlısıdır. Skandali’de zaman daha yavaş geçmektedir. Adanın güneydoğu ucunda bulunan köy suyla dolu verimli bir ovada kurulmuş. İklimi mükemmel olan yerin aromalı bitkilerin sayesinde nefis bal üretilmektedir. Köye yakın Luri kıysında yapılan arkeolojik kazılar Ege’nin en eski yerleşimlerinden birine ışık tutmaktadır. Onun dışında Birinci dünya savaşı esnasında Müteffiklerin süvari birliklerinin yaptığı dev su depoları korunmaktadır.
Fisini
Adanın güneydoğu ucunda yer alan köy yemyeşil dut ağaçlarıyla doludur. Sakinleri artık çok azdır. Köyün ismi bölgedeki kuvvetli rüzgârlardan gelmektedir. Köye yaklaşık bir kilometrelik uzaklıkta Orta Çağlar’ın Skala (İskele) yerleşimi mevcuttu. Fisini’den geçerek adanın geleneklerinin ayrılmaz bir parçası olan Ayos Sozon kilisesini de ziyaret edebilmektesiniz. Adanın şu güzel kenarında Eylül’ün 7’sinde büyük bir panayır düzenlenmektedir.